Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

16Eyl/140

ERDOĞAN’IN YANINDA MI, KARŞISINDA MIYIZ? – Av. Ruhittin SÖNMEZ

WW   ERDOĞAN’IN YANINDA MI, KARŞISINDA MIYIZ? – Av. Ruhittin SÖNMEZ

Hafta içinde Facebook’ta eski bir fotoğraf paylaştım. Şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Hanım’ın, içinde benim de bulunduğum Kocaeli Aydınlar Ocağı mensupları ile birlikte olduğu bir resimdi bu.

Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken, 08 Mart 1998 tarihinde çekilmişti.

Bulunduğumuz mekân ise İstanbul Yıldız Parkı içindeki Malta Köşkü’nün eklentisi olan Camlı Köşk idi.

Kocaeli Aydınlar Ocağı mensupları, eşleriyle birlikte toplantı yaparken Erdoğan, Malta Köşkü ana binasında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’le görüşmekte imiş. Kocaeli Aydınlar Ocağı heyetinin orada olduğu haberini alınca, bize bir nezaket ziyareti yapmıştı.

Resmi paylaşmamın sebebi sadece tarihe bir not düşmekten ibaretti. Çünkü 16 sene önce çekilen bu fotoğraftan bir sene sonra, Recep Tayyip Erdoğan mahkûm olup 4 ay cezaevinde yatmış, 2001’de de Ak Parti’yi kurmuştu. 11 sene Başbakanlık yaptıktan sonra Cumhurbaşkanı seçilmişti.

Tayyip Bey ve eşi Emine Hanım’ın 16 sene önceki bakışları ile bugünkü bakışlarını mukayese etmek ilginç olabilirdi. Onca sene fevkalade stresli siyaset macerasının, elde edilen onca güç ve kudretin insanların fiziğine de, kimyasına da etkisinin olmaması mümkün değildi.

Bu değişimi yorumlarken, O’nu en yakından izleyenlerden biri olan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın ta 2009’da dediği gibi, “Bak Tayyip Bey, civanım delikanlı bile ne halden ne hale geldi” diyebilirsiniz.

Veya güç ve kudretin Erdoğan çiftinin bakışlarına yansımasından, tek adamlığa giden sürecin izlerinden bahsedebilirsiniz.

*****

“Erdoğan’ın Yanında Olduğu Yıllar”

Anlaşılan resim sosyal medyada epey yayılmış olmalı ki Demokrat Kocaeli Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve yazarı Engin Şahin Bey beni aradı. Öncelikle resmin hikâyesini sordu. Kısaca kendisine anlattım.

Demokrat Kocaeli’de bu resim “Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın Erdoğan’ın Yanında Olduğu Yıllar” başlığıyla haberleştirildi. Haberde “o yıllarda Erdoğan’la Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın yakın diyalogları var. Ama son dönemde daha muhalif bir duruş sergiliyor ve bunu hiçbir şekilde de gizlemiyorlar. Zaten fotoğrafın sosyal medyada yayımlanmasından sonra tartışmalar başladı ve yorum üzerine yorum geldi” bilgileri verilmiş.

Telefonla görüşmemizde Engin Şahin buna benzer bir başlık düşündüğünü bana bahsettiğinde “benim ve Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın eskiden de, şimdi de kimsenin yanında veya karşısında olmadığımızı anlattım.

Çünkü “Biz partiler üstü bir sivil toplum kuruluşuyuz. Bizim bir ilkelerimiz ve inandığımız değerler var. Siyasetçiler bu görüş ve değerlerimize yakın, bir başka deyişle ‘doğru işler’ yaptıkları her zaman yanlarında, yanlış yaptıklarında da karşılarında oluruz.”

Ancak Engin Şahin usta bir gazeteci. Başlıkla okuyucu ilgisini çektikten sonra benim görüşlerimi de haberin içeriğinde aktarmayı tercih etmiş.

O’nun gazeteciliğine sadece saygı duyduğumuzu, ne başlığına ve ne de haberinin içeriğine karışmamızın söz konusu olamayacağını ifade etmekle yetinelim. Zira “Alo Fatih” uygulamasını eleştirmiş bir kişi olarak basına müdahalenin hiçbir türünü etik bulmayız.

Yine de bu haberi sosyal medyada paylaşırken, “lütfen haberin sadece başlığını değil, tamamını okuyunuz” notunu koymadan edemedim.

*****

KONUMUMUZU BELİRLEYEN İLKELERİMİZ

12 yıllık AKP iktidarının Türkiye’yi birçok bakımdan köklü değişim ve dönüşümden geçirdiği muhakkak. 12 yıl önce başörtüsü ile sembolleşen “inancını yaşamasına izin verilmeyen bir mağdur kitle” iken, bugün başkasının hayat tarzına karışma hakkını elde ettiğine inanacak kadar güç elde etti.

Gücünü en pervasız şekilde kullanmaktan çekinmiyor. Medya kanallarının çoğunluğu tek adamın emrinde ve kontrolünde. Cumhurbaşkanlığı seçiminde de inanılmaz bir orantısız güç kullandı. Kısaca, Erdoğan ve AKP adalet anlayışından çok uzak. Biz ise güçlüden yana değil, haklıdan yana olmayı tercih edenlerdeniz.

Kocaeli Aydınlar Ocağı “milli kültür ve şuuru geliştirmek suretiyle Türk Milliyetçiliği fikrini yaymak” amacında olan ve “memleket meselelerine ve milli davalara Türk Milliyetçiliği açısından bakan” bir sivil toplum kuruluşudur. “Türk Milliyetçiliğini ayağımın altına alıyorum” diyenlerle aynı çizgide buluşmamız mümkün olamadı.

“Ocağımız milli kimliği konusunda kendisini özürlü hissetmeyenlerin ocağıdır. ‘Ne mutlu Türküm diyene’ ifadesine yürekten inanır. Türk'e düşman olunarak İslam'a dost olunamayacağı inancındadır.”

Kendisini Türk hissetmeyenlerle, kurumlardan TC ismini, okullardan (Türk’üm.. doğruyum… sözlerini yani) ‘andımız’ı kaldıranlarla, Anayasa’dan Türk ibaresini çıkarmaya çalışanlarla aynı kulvarda olamayız.

Demokrasi’yi Türk Milleti için en iyi rejim olarak görüyoruz. Bunun tabii bir sonucu olarak kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü gibi kavramların ülkemizde uygulanıyor olmasını isteriz. Tek kişinin bütün erklere hâkim olduğu bir yönetim tarzı sunanlarla birlikte olamayız.

Türk Milletinin egemenliği ve bağımsızlığı konularında hassasız. Egemenliğimizi paylaşmayız, dışarıdan güdümlü olanları tasvip edemeyiz.

Milli ve üniter devlet anlayışı vazgeçilmez kırmızıçizgilerimizdir. “Çözüm süreci” adıyla yapılan PKK terör örgütüyle yürütülen “müzakere sürecinin” ülkemizi bölünmeye götüren çok tehlikeli bir çözülme süreci olduğunu görüyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti yerine bir “Türk- Kürt federasyonu” kurmak isteyenler veya ülkeyi bölmek isteyenlerle ve de bunlarla ortak proje yürütenlerle yan yana olamayız.

Özetle bizim ne Erdoğan’ın ve ne de diğer AKP’lilerin şahıslarıyla bir meselemiz yok. Sadece bir dünya görüşü farklılığı ve yönetim tarzına itirazımız söz konusudur.

Keşke bunlar ve eleştirdiğimiz diğer konularda Erdoğan ve AKP bizim ilkelerimize yaklaşsa.

İşte o zaman söz veriyorum Erdoğan’ın da, AKP’nin de en yılmaz savunucusu ben olacağım.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.